Akademik yolculuğuma 1980’li yıllarda Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde başladığımda, elimdeki patlıcan örnekleriyle neler mümkün olabileceğini hayal ediyordum. Bugün geriye dönüp baktığımda, bir sebzenin laboratuvar kabından tarım politikalarına uzanan etkisini görmek hem öğretici hem de heyecan verici. Bu yazıda, bitki biyoteknolojisi ve sebze ıslahı alanında yaşadığımız dönüşümü kişisel bir bakış açısıyla paylaşmak istiyorum.

Doku Kültüründen Biyoteknolojik Islah Yöntemlerine

1988 yılında başladığım “in vitro androgenesis” çalışmaları, o dönem Türkiye’de henüz emekleme aşamasında olan bitki biyoteknolojisinin önemli adımlarındandı. Bitki doku kültürü, sadece laboratuvar uygulaması değil; gelecekte daha verimli, hastalıklara dirençli ve iklim değişikliğine uyumlu türlerin geliştirilmesinin de anahtarı olacaktı.Bugün, anter kültürü, haploid üretim ve kromozom katlama teknikleri artık ıslah sürecinin ayrılmaz parçaları. Bu yöntemler sayesinde hem hibrit tohum geliştirme hızlandı hem de yerel genetik kaynaklarımız bilimsel yaklaşımlarla korunabilir hale geldi.
Bilimsel Araştırmaların Topluma Etkisi
Bilim insanlarının çoğu zaman yalnızca yayın sayısıyla değerlendirildiği bir düzende, ben “uygulanabilir bilgi” üretmenin önemini hep vurguladım.
2005 yılında başlattığımız “F1 Hibrit Sebze Çeşitlerinin Geliştirilmesi” projesi, yalnızca bilimsel değil aynı zamanda kamu-özel sektör iş birliği açısından da model teşkil eden bir yapı oluşturdu. Antalya’dan Adana’ya, Eskişehir’den İzmir’e birçok çiftçi ve üretici bu projelerin çıktılarından doğrudan faydalandı.

Genç Araştırmacılar İçin Notlar
Bilimsel kariyerim boyunca 20’den fazla yüksek lisans ve doktora tezine danışmanlık yaptım. En az laboratuvar disiplini kadar, öğrenciyle kurulacak iletişimin de bir “bilim etiği” meselesi olduğunu düşünüyorum.
Genç araştırmacılara önerim:
- Sadece teknik bilgiye değil, “problem çözme” yaklaşımına odaklanın.
- Deneylerinizi sadece sonuç almak için değil, yeni sorular sormak için yapın.
- Yayın sayısı değil, etki gücü ve sahaya katkı sizi farklı kılar.
- Deneylerinizi sadece sonuç almak için değil, yeni sorular sormak için yapın.
Geleceğe Dair
Türkiye gibi tarımsal çeşitliliği yüksek ülkelerde, iklim değişikliği ve gıda güvenliği gibi küresel krizlerle mücadele için biyoteknolojiyi sadece bir laboratuvar disiplini olarak değil, stratejik bir planlama aracı olarak görmek zorundayız.Patlıcanın genetik dayanıklılığını artırmak için başlattığımız bir proje, belki de bugün tarımda sürdürülebilirliğin yolunu açan çalışmalardan biri oldu.
Ve evet… hâlâ bir patlıcanın geleceğimizi değiştirebileceğine inanıyorum.
